- Allah Resûlü (s.a.s.), “gözümün nuru” şeklinde vasıflandırdığı namaz ibadetine büyük ehemmiyet vermiştir. (Nesâî, Işrâtü’nnisâ 1) Resûlullah, namazı Rabbinin huzurunda olduğunun şuurunda olarak, huşû içerisinde kılardı. Geceler boyu gözyaşları içerisinde onun namaz kılışına şahit olup da etkilenmemek mümkün değildi. Nitekim onun sevgili eşi Hz. Âişe, onun kıldığı namazların mahiyetini anlatan rivayetler nakletmişti. Bunlara göre Allah Resûlü, gece olduğunda, sevgili eşinin de iznini alarak Rabbinin huzuruna durmak için kalkar, saatlerce kıyamda durarak namaz kılardı. Hatta uzun süre ayakta kalmasından dolayı ayakları şişerdi. Onun bu durumuna şahit olan Hz. Âişe, merakla Resûlullah’a şu soruyu yöneltti: “Yâ Resûlallah! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı halde niçin bu kadar meşakkatle ibadet ediyorsun?” Allah Resûlü ise şu veciz cevabıyla hayatının gayesini özetlemiş oldu: “Şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buhârî, Tefsir, 2)