Esasen dünyanın ve dünya hayatının mahiyeti, âhiret nimetlerinin değeri pek çok âyet-i kerime ve hadis-i şerifte de net olarak anlatılır. Bu âyet ve hadisler de müslümanlar tarafından dünyaya boş vermek şeklinde anlaşılmamış, tarih boyunca uygulama bu yönde olmamıştır. Tam aksine müslümanlar dünyanın imarına büyük önem vermiş, fakat kalbin daima Cenâb-ı Hakk’a bağlı kalması gerektiği şuuru içinde olmuşlardır. Dünya hayatı ile ilgili bir âyet-i kerimede
Hak Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki bitirdiği ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir” (Hadîd 57/20).
Hak Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki bitirdiği ziraatçıların hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir” (Hadîd 57/20).
Konular:
GÜNÜN SOHBETİ