ALLAH RESULÜNDEN İNCİLER

ALLAH RESULÜNDEN İNCİLER
- “Allah Rasûlü beyaz ,güzel ve ağır başlı idi.”
- “Gözleri siyah,kirpikleri sık ve uzun idi.”
- “Hem yüz ,hem de ahlâkça halkın en güzeli idi.”
- “Omuzları arası geniş, yüz etleri hafif idi. Saçlarının siyahı kuvvetli, gümüş parçası gibi görülürdü. Gülünce
mübarek ağızlarından nur parlardı.”
- “Yürürken hafif öne meyilli yürürdü.”
- “Hayâ bakımından bakire kızdan daha hayâlı idi.”
- “Ön dişleri seyrekti.Konuşurken dişleri arasından nur çıkıyor gibi gözükürdü.”
- “Sırtında nübüvvet mührü kabarık bir et parçası gibiydi.”
- “Mübarek sakalı gayet güzeldi.”
- Boyca ne uzun ne de kısa idi.
- Mübarek saçları uzadığında kulak yumuşağı hizasında saçları gür idi.
- İri yapılı, azametli idi. Dişleri seyrek, güzeldi.
- Vücudu gümüş parlaklığında idi.
- Biriyle karşılaşınca ilk selâmı O verirdi.
- Konuşurken tane tane söyler, acele etmezdi.
- Kelimeleri çok iyi seçer, dinleyen herkes O’nu anlardı.
- Renklerden en çok yeşili severdi.
- Ahlâksızlıklar içinde en çok yalandan nefret ederdi.
- İbadetin devamlı olanını severdi.
- İçeceklerden en çok sütü severdi.
- Şerbetlerden en çok bal şerbetini severdi.
- Ayların içinde en ziyade Şaban Ayında oruç tutmayı severdi.
- Kendisine bir hasta geldiğinde veya bir hastaya gittiğinde şöyle derdi :
“Ey İnsanların Rabbı ! Zararı gider. Şifâ ihsan et. Şifâ
veren ancak sensin. Senin şifândan başka şifâ yoktur.
Hiçbir hastalık bırakmayacak şifâ ihsan et.”diye dua
ederdi.

- Moral bozacak şey söylemezdi.
Mü’minlerin annesi Hz. Aişe (ra) anlatıyor :
“Resûlüllah (s.a.v.) sohbetine gelip giden birini göremez olmuştu.
- Filanı niçin göremiyorum ? diye sordu.
- O hasta, dediler.
- Kalkınız onu ziyaret edelim, buyurdu.
Yanına girdiklerinde o (zât) ağladı.
Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) ona şöyle buyurdu :
- Ağlama ! Cebrail Aleyhisselâm bana, humma hastalığının ümmetimin cehennem hissesinden olduğunu haber verdi.” der, bazı hastalıkların günahlara keffaret olduğunu ifade etmiştir.
- Biri kapıyı çaldığında tam kapının karşısında durmaz ya sağda veya solda kanat arkasında durur. “Esselâmü
Aleyküm” derdi.
- Vardığı yerde çok oturmazdı.
- Pay dağıtırken, evliye 2 pay, bekâra 1 pay verirdi.
- Yanındakilerden hoşlanmadığı bir isim olursa değiştirirdi.
- Hoşlanmadıkları bir şeyle karşılaşınca :
“Elhamdülillahi alâ küllihalin” (her durumda hamd
Allah’a mahsustur) derdi.
- Kendisine bir şey getirildiğinde sorardı :
”Bu hediye mi ? Sadaka mı ?” “Sadaka” denirse kendisi yemez, Ashabına “siz yiyin” derdi. ”Hediyedir” denirse,
O da ashabı ile beraber yerdi.
- Bir yemek getirildiğinde önünden yerdi. Bir şey yiyip içtiklerinde Allah’a şükrederlerdi.
- Turfanda bir şey getirildiğinde yemeden gözlerine ve dudaklarına koyar :
”Ya Rabbi ! Bize evvelini gösterdiğin gibi sonunu da göster.”der, sonra onu yesinler diye çocuklara verirdi.
Kendisi daha sonra yerdi.
- “Yattıklarında sağ ellerini sağ yanağının altına koyardı.” Yattığında Allah’ın adını anardı. “Allah’ım günahlarımı bağışla, şeytanı benden uzaklaştır.”derdi. Kâfirun Sûresi’ni okurdu.
- Serbest bir yerde küçük abdest yapmak istediklerinde önce toprağı kabartırlardı.
- Cünüpken yemek içmek istediklerinde, ellerini ağzını yıkar, sonra da yer içerlerdi.
- Bir sefere gitmek istediklerinde gideceği yeri gizlerlerdi.
- Bir yeni elbise giydiğinde Allah’a şükreder, Rabbım beni sen giydirdin.Onun hayrını senden niyaz ederim.
Onun şerrinden ve onunla yapılan şeyin şerrinden sana sığınırım.”derdi.
(Şerri ne olur ? Gurur olur, namazdan, hizmetten alıkor.
Elbise gurur elbisesi olur. )
- “Rahatsızlık hissettiği zaman Felâk ve Nâs Sûreleri’ni okur, ellerine üfler ve vücuduna sürerdi.”
- Rahatsızlıklarında çörek otu alır, bal şerbeti içerdi.
- Başından rahatsız olana “Kan aldır” der, ayağından rahatsız olana “ayağına kına koy” derdi.
- Haramla necasetle tedavi yapmamış, önermemiştir.Haramdan dua olmaz, demiştir.
- Birinin yalan söylediğine vakıf olursa, o tevbe edinceye kadar kendisine yüz vermezdi.
- Namazdan sonra üç defa “Estağfirullah” derlerdi
- Güneş, ay tutulduğunda açılıncaya kadar dua ederdi.
- Ashabından birine bir görev verdiği zaman: “Kolaylaştır, güçleştirme, müjdele, nefret ettirme” derdi.
- Birini bir yere gönderdiğinde “Sözünü kısa tut” derdi.
- Kalabalıkta birine bir mesaj vereceğinde “falan” demez, isim belirtmez :”bazıları şöyle şöyle yapıyor” derdi.
- Bazı sözleri iyi anlaşılması için 3 defa tekrar ederdi.
- Rasûli Ekrem (s.a.v.) kendi hesabına üç şeyden sakınırdı
1-Tartışma ve çekişmeye girmekten.
2-Gereğinden fazla söz söylemekten.
3-Kendisini ilgilendirmeyen işlerle uğraşmaktan.
- Başkaları adına da üç şeyden sakınırdı :
1-Herhangi bir kimseyi tenkid etmekten.
2-Herhangi bir kimseye hakarette bulunmaktan.
3-Başkalarının sırlarını öğrenmeye çalışmaktan.

Peygamberimizin (s.a.v.) İkna Metodu Çok Etkiliydi:
Ümâme bin Bâhilî şöyle anlatıyor :
“Bir genç Peygamberimiz (s.a.v.)’e geldi :
- Ya Rasûlellah ! Zinâ etmeme izin verir misin ? dedi.
Cemâat ona dönerek :
- “Sus, sus !” diyerek susturmaya çalıştılar. Peygamberimiz :
- “Yaklaş” buyurdu. Genç yaklaşıp Peygamberimize yakın oturdu. Peygamberimiz (s.a.v.) :
- “Annenin zinâ etmesi hoşuna gider mi ?” buyurdu.
Genç :
- “Allah beni sana fedâ kılsın ! Hayır vAllahi hoşuma gitmez”dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) :
- “İnsanlar da anneleri için, zinâyı hoş görmez.”buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.) :
- “Kızının zinâ etmesi hoşuna gider mi ?” diye sordu.
- “Hayır. Allah(c.c.) beni, sana fedâ kılsın ! VAllahi hoşuma gitmez”dedi.Peygamberimiz (s.a.v.):
- “İnsanlarda kızlarının zinâ etmesini istemezler.” buyurdu ve tekrar sordu :
- (Pekiyi) kız kardeşinin zinâ etmesini ister misin ?”
Genç :
- “Hayır. Allah(c.c.) beni, sana fedâ kılsın ! VAllahi istemem” dedi.Peygamberimiz (s.a.v.):
- “İnsanlarda kız kardeşlerinin zinâ etmesini istemezler” buyurdu. Peygamberimiz sormaya devam ettiler ve :
- “Halanın zinâ etmesini ister misin ?” buyurdu. Genç:
- “Hayır. Allah(c.c.) beni, sana fedâ kılsın ! VAllahi istemem” dedi.Peygamberimiz (as) :
- “İnsanlar da halalarının zinâ etmesini istemezler.” buyurdu.Ve tekrar sordu :
- “Zinâyı teyzen için hoş görür müsün ?” Genç
- “Allah(c.c.) beni, sana fedâ kılsın ! VAllahi hoş görmem”dedi.Peygamberimiz (s.a.v.):
- “İnsanlarda teyzelerinin zinâ etmesini hoş karşılamazlar. “ buyurdu ve elini gencin üzerine (omzuna) koyarak:
- “Allah’ım ! Bu gencin günahını affeyle, kalbini temizle, namusunu koru.”diye dua ettiler.


- Teheccüt kıldığında her iki rekatta selâm verirdi.
- Abdest aldığında yüzüğünü hareket ettirirdi.
- Abdest aldıklarında (kerahat vakti değilse) iki rekat namaz kılarlardı.
- Namaz kıldırırken Fatiha bitince ön saftakilerin işitebileceği şekilde “Âmin” derdi.
- Yeni elbise giydiğinde Allah’a hamd ederler, iki rekat namaz kılar ve çıkardığını da ihtiyacı olan birine verirdi.
- Kendilerine gülme geldiğinde elleriyle ağızlarını kapatırlardı.
- Sevinç verici bir olay olduğunda Allah’a şükreder ve secdeye kapanırlardı.
- Bir toplantıdan kalkmak istediklerinde on beş defa “Estağfirullah” derlerdi. (Gıybet edilmiş, boş söz söylenmiş olabilir ihtimalinden dolayı af dilerdi.)
- Oturdukları zaman elleriyle dizlerini tutardı.
- Bir şey kendilerini sıktığında namaza dururlardı.
- Can sıkacak şey karşısında abdest alırlardı.
- Ateşli hastalıklarda bir kırba suyu başından döker yıkanırlardı.
- Abdest bozmaktan çıktıklarında, “Gufraneke” (Bizi mağfiret et) derlerdi.Ve ilave eder. “Beni eza veren şeylerden kurtaran Allah’a hamd olsun”derdi.
- Evden çıktıklarında,
“Euzubillehimineşşeytanirracim Lahavle velâ kuvvete
illâ billâh” derdi.Bir iş yaparken bir şeyle karşılaşınca hep Allah’a sığınır ve dua ederdi.
- Evinde insanların en yumuşağı, en kerimi, en güler yüzlüsü ve mütebessimi olanı idi.
- Helâya girdiğinde yüzüğünü çıkarırlardı.
- Helâya girecekleri zaman “ Yâ zelcelâl” der ve “Necasetin kirliliğinden, şeytanın şerrinden sana
sığınırım Rabbım.”derdi.
- Mescide girdiği zaman şöyle dua ederdi :
”Lânetlenmiş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.”

Allah Rasûlü şöyle buyurdu :

”İnsan böyle dediğinde şeytan da şöyle der : ”Günün kalan kısmında da bu kimse benden korundu.”
- Çarşıya girerken şöyle dua ederlerdi :
”Bismillahirrahmanirrahim Allah’ım bu çarşının ve çarşıda bulunanların hayrını ve hayırlısını senden dilerim.
Burada bulunanların şerrinden de sana sığınırım ; yalan ve yeminle karşılaşmaktan, kaybıma sebep olacak hile ile karşılaşmaktan sana sığınırım.”
- Kabristana girdiklerinde selâm verir ve dua ederlerdi.
- Hasta ziyaretine gittiğinde
“Senin için zararlı bir durum yok,İnşAllah yakında iyileşirsin” derdi. (moral verirdi)
- Başkasını ilgilendirmeyen şeylerle onun başını
ağrıtmazdı.
- Yağmur yağdığını görünce :
”Allah’ım,bunu faydalı yağmur kıl.”diye dua eder, herşeyin hayırlısını dilerdi.
- Hilâli gördüklerinde :
”Allah’ım ,onu hayır ve bereket ayı kıl.”der ayrıca “Ya Rabbi bu ayın hayrını , bereketini dilerim.Bu ayın
zararlarından sana sığınırım” diye dua ederdi.
- Secde ettiklerinde beyazı görünecek şekilde koltuklarını açık tutarlardı.
- Secdede alınları açık bulunurdu.
- Gök gürültüsü ve yıldırım sesi duyduklarında :
”Ya Rabbi ! Bizi gazabınla öldürme,bizi azabınla karşılama, bizleri affet.”diye dua ederdi.
- Bir şey içtiklerinde üç nefeste içerlerdi.Ve :
“Bu daha âfiyetli, hazmı daha kolay ve dertten uzak olmak için daha uygundur.”derlerdi. İçtikten sonra Allah’a şükreder, hamd ederdi.
- Bir şey içerken üç yudumda içer, her yudumda besmele çeker ve sonunda şükrederdi.
- Cenazeye katılsa sukût ederdi, hüzünlü olurdu.
- Şiddetli rüzgarda şöyle dua ederlerdi :
“Bu rüzgarın hayrını, getirdiklerin hayrını senden isterim.
Ya Rabbi bunun şerrinden , bunun getirdiklerinin
şerrinden sana sığınırım.”
- Aksırınca :”Elhamdülillah” der.Kendine
“Yerhamükellah” denince O da ,”Yehdina
yehdikumüllah” diye cevap verirdi.
- Ayakta iken sinirlenseler hemen otururlardı. Otururken sinirlenseler uzanırlardı.Ve sinirlilik hali sür’atle giderdi.
- Öğle namazının ilk dört rekat sünnetini kaçırdıklarında, son iki rekat sünnetini kıldıktan sonra kılarlardı.
- Etrafındaki müslümanlardan birini üç gün göremezse, onu sorardı. Sefere çıktı derlerse, onun için dua ederdi.
Oralarda ise evine giderdi. Hasta ise ziyaret ederdi.
- Kendisine bir heyet geldiğinde en güzel elbiselerini giyer, arkadaşlarına da böyle yapmalarını söylerlerdi.
- Elbise giymeye sağ taraftan başlarlardı.
- Ashabından birine rastlarsa selâm verir, musafaha eder ve dua da bulunurdu.
- Ehli beytinden biri hastalanınca ona,Felâk, Nâs Sûreleri’ni okurdu.
- Yolda yürürken sağa sola bakmazdı.
- Hastalık veya başka bir sebeple gece teheccüd kılamayınca, gündüz on iki rekat kılardı.
- Sefere çıkmadan iki rekat namaz kılardı.Bir yere konsa iki rekat namaz kılmadan ayrılmazdı.Seferden döndüğünde de iki rekat namaz kılardı.
- Aynaya baktığında şöyle dua ederdi :” Allah’a hamd ederim ki, bedenimi güzel yarattı. Görünümümü güzel kıldı. Beni de mü’minlerden kıldı” derdi.
- Bir kimseyi yüz koyun ve örtüsüz bir şekilde yatarken görürse, ayağı ile dürter ve : “Bu Allah’ın en sevmediği
bir yatış şeklidir.”derdi.
- Genellikle orucu Ramazan dışında Pazartesi, Perşembe günleri tutar :
“Âmeller, Allah’a Pazartesi, Perşembe günleri sunulur.” buyururdu.
- En çok okuduğu dua :
”Rabbena atına fiddünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve gına azabennâr” idi.
- Yüzüğü gümüştendi.
- Ahlâkı, Kur’an ahlâkı idi.
- Sükûtları uzun, gülmeleri kısa idi.
- Kur’an okurken teğanni yapmazlardı.
- Abdestten sonra kullandıkları özel bir havlusu vardı.
- Kendisine hizmet edene :
”Senin bir ihtiyacın var mı ?” diye sorardı.
- Zan ile iş yapmaz, bir kimsenin diğer bir kimse aleyhine lafını kabul etmezdi.
- Vahiy meleği geleceği zaman soğan, sarımsak yemezdi.
- Bir yere dayanarak yemek yemezdi.
- Bir şeyi kötüye yormaz, iyiye yorardı.
- Somurtmaz, hep tebessüm ederdi.
- Sabah namazının sünnetini, seferde de , hasta iken de hiç bırakmazdı.
- Biatte kadınların elini tutmazlardı.
- Gülmesi tebessümü geçmezdi.
- Kur’an’ın tamamını üç günden az müddet içinde okumazlardı.
- Hemen hemen hiç “Hayır” demezlerdi. Kendisinden istenileni yapmaya çalışırdı.
- Abdest alırken kimseden yardım istemez. Sadakayı da kendi elleriyle verirler, havale edivermezlerdi.
- Akşam namazı için kendilerini ne yemek ne de başka bir şey meşgul etmezdi. Akşamı bir an evvel kılardı.
- Gülmekte ileri gitmezlerdi.
- Bir şeyi yer içerken üflemez ve kabın içine nefes vermezlerdi.
- Kimseyi hoşuna gitmeyecek şeyle azarlamazlardı.
- Mü’minlerin zayıflarına gider, onları yoklar, hastalarını ziyaret eder, onların cenazelerinde hazır bulunurdu.
- Yeni doğan bebek görürse, onun için hayır ve bereket diler, onlar için dua ederlerdi.
- Aile fertlerine uyuyacakları zaman 33 Sübhanellah, 33 Elhamdulillah, 33 Allahü ekber demelerini tavsiye
ederdi.
- Hediyeleşmeyi emrederdi.
- İnsan bedeninden ayrılan şu yedi parçayı gömmeyi emrederdi :
Saç, Tırnak, Kan, Adet Kanı, Diş, Pıhtı, Doğum artığı maddeler.
- İftarı hurma ile yaparlardı.
- İpek giyenleri takip eder, çıkartırdı.
- Yüzüğü sağ eline takardı. Gümüş yüzük takarlardı.
- Beş şeyden Allah’a sığınırdı :

1- Korkaklıktan,
2- Cimrilikten,
3- Kötü yaşayıştan,
4- Kalp fitnesinden,
5- Kâbir azabından.
- Cin ve insan nazarına bazı dualar okurdu.Felâk, Nâs
Sûreleri nâzil olunca yalnız bunları okurdu.

- Ansızın ölümden de Allah’a sığınırdı.
- Bir şeyi iyiye yorar, uğursuz saymaz ve güzel ismi severdi.
- Sık sık tırnaklarını keserdi.
- Yemede, içmede,giyinmede bir şeyi alıp vermede sağ elini kullanırdı.
- Elbisesini diker, ayakkabısını yamar, bir erkeğin evde yapacağı her işi yaparlardı.
- Allah’ı zikirsiz geçirdiği vakit yoktu.
- Cumadan önce dört, sonra dört rekat namaz kılardı.
- İkindiden sonra namaz kılınmasını men ederdi.
- Akşamla yatsı arası Evvabin namazı kılardı.
- Her aydan üç gün oruç tutarlardı.
- Hayvanı keserken:”Bismillahi Allahü Ekber” derdi.
- Hurma yerken 3,5,7 olmak üzere tek yerdi.
- Duayı ve istiğfarı üçer kere yapmak hoşuna giderdi.
- Kapların örtülü olmasından hoşlanırdı.
- Tesbihi sayarlardı.
- Gusülde 3.300 gr, Abdestte 800 gr su kullanırlardı.
- Tahareti üç defa yaparlardı. “Temizlik üçtür” derlerdi.
- Seferde namazı kasr eder ve yatamda kılardı.
- Cuma günü namaza gitmeden önce tırnaklarını keser ve bıyıklarını kısaltırdı.
- Zikri çok eder, lüzumsuz işten sakınırdı.
- Gizli nikâhtan hoşlanmaz, def ile ilânını isterlerdi. (İki şahit bir de nikâhı kıyanın dışında bilinmiyorsa bu da gizli nikâhtır. Ana babadan gizleniyorsa, gizlidir. Müdahale hakkı vardır. Günaha girmeyelim diye yapılan gizli nikâh, insanı günaha sokar.)
- Kaba konuşanlardan, bağırarak söz söyleyenlerden hoşlanmaz.Kişinin sesini kısmasını severdi.
- Dağlanmaktan (dövmeden) ve sıcak ye mekten hoşlanmazdı.
- Namazda esnemekten hoşlanmazdı.
- Fitneye mucip sorulardan hoşlanmazlardı.
- Yemeği ortasından yemekten hoşlanmazlardı.
- Camide şiddetli aksırmaktan hoşlanmazlardı.
- Koyunda yedi şeyi sevmezlerdi :
1- Öd kesesi,
2- İdrar torbası,
3- Mesane (Hayaları)
4- Kıkırdak bezeleri,
5- Erkeklik ve dişilik organları,
6- Midesindekiler,
7- Kanı.
- Bevl dolayısıyla böbrekten hoşlanmazlardı.
- Namazda kendisinin arkasında önce erkekler, sonra erkek çocukları, sonrada kadınlar saf tutarlardı.
- Kimseyi bekletmezlerdi, sözünde durur lardı.
- Aslı olmayan şaka yapmazlardı.
- Karşıdakini incitmezlerdi.
- Kimseye ad takmazlardı.

* * *


- Yarına hiçbir şey biriktirmezdi. “Allah’ım Muhammed’in rızkını yetecek kadar ver.”derdi. (K. Sitte :6/484)
Rasûl-i Ekrem’in hanımı Hz. Ümmü Seleme (ra) validemiz anlatıyor:
- Resûlullah’ın yüzünde bir değişiklik hissettim. Sebebini sorunca :
-“Dün aldığım yedi dinarı veremedim, yanımda kaldı.”buyurdu.
Kerem ve cömertlik, Peygamberimizin tabii özelliğiydi.Bilhassa Ramazan aylarında O’nun kerem ve cömertliğinde sınır olmazdı.
Bir gün bir adam, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) mer’ada otlayan keçilerini sayarken gelmiş ve birkaç keçi istemişti.
Rasûl-i Ekrem de ona bütün sürüyü vermişti.Adam sürüyü kabilesine götürdüğünde :
- Hepiniz Müslüman olunuz. Muhammed (s.a.v.) o kadar cömert ki, fakirlikten hiç korkmuyor, demişti.
- Dünya hırsı yoktu. O, dünyaya ait miras bırakmadı. O’nun mirası İslâm’dır, Kur’an’dır, sünnetidir.Vedâ Hutbesinde :
“Size iki şey bırakıyorum; Kur’an ve sünnetim. Bunlara uyarsanız yolunuzu sapıtmazsınız.” demişti.


- Hz. Ali(ra)’ın naklettiğine göre son sözü:
“Namaza namaza dikkat edin. İdareniz altında bulunanlar ve elinizin altında bulunanlar konusunda Allah’tan korkun.” (Ramuz :2/562/10 Nolu Hadis)demiştir.
- Hz. Aişe (ra) :
“Resûlullah, Allah’a karşı hürmetsizlik yapıldığı hallerin dışında kendisi için kin tutup öç almamıştır.”(Tecrid-i Sarih Terc. :9/276)
(- Dostlukta düşmanlıkta Allah için.
- İnançsızla, Haramzâde ile günah işlemekten
korkmayanla beraber olunmayacaktır.
- Doğrularla beraber olunacaktır.
- Ahirette kime tabi olunduysa onun ardın-dan
gidilecektir.)
-Enes (ra) şöyle der :
“Peygamberin elinden daha yumuşak ne atlas, nede ipek tutmadım.O’nun kokusundan daha hoş bir râyıha koklamadım.
On sene Peygambere hizmet ettim de, bana bir defa olsun “öf” demedi. Yaptığım bir iş hakkında “Bunu niçin yaptın?” veya yapmadığım bir iş hakkında “Böyle
yapsaydın olmazmıydı ?”demedi. (R.Salihin:2/624)
- Peygamberimiz (s.a.v.)’in çocuklara olan sevgi ve şefkati fazlaydı :
Bir gün Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, Temîm kabilesi reislerinden Akra’nın yanında torunu Hasan (ra)’ı öpmüştü.
Akra, Sevgili Peygamberimizin bu davranışını yadırgayarak :
- Benim on çocuğum var,bugüne kadar onlardan hiçbirini öpmedim, dedi.Râuf ve rahîm olan Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz ona baktı ve sonra da :
Merhamet etmeyene merhamet olunmaz, buyurdu.
Bir başka günde Resûlullah Efendimizin yanına çölde yaşayan bir bedevi geldi ve :
- Yâ Resûlullah, siz çocuklarınızı öpüp seviyormuşsunuz. Halbuki bizler, onları hiç sevmez, öpüp okşamayız, dedi.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.):
- Allah, sizin kalbinizden şefkat ve merhamet duygusunu çekip almışsa ben size ne yapabilirim ki…. cevabını verdiler.

* * *

Yine bir gün Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, torunu Hz. Hasan(ra)’ı mübarek omuzlarına almış taşıyorlardı.Ashaptan bir zât, bu manzarayı görünce :
- Ey çocuk ! Sen ne güzel binite binmişsin, demekten kendini alamadı. Efendimiz bu sözü şöyle tamamladı :
- O çocukta ne güzel binicidir ama…

* * *

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:

- Üç zümre vardır ki, kıyâmet gününde arşın gölgesi altındadır.
Birincisi : Kocası ölüpte yetimleri kalan, sonra başkaları tarafından istenildiği halde :
”Şu yetimler ve ben ölmedikçe, vAllahi bunları yetiştirinceye kadar bunlara bakacağım.”diyen kadın.
İkincisi : Zengin olup ta yemek yapan ve yaptığı güzel yemeğe yetim ve miskinleri çağıran ve yediren kimse.
Üçüncüsü : Sıla-i rahmi (akrabaya ziyareti) ihmal etmeyen.

-Ebu Hureyra soruyor :

- İnsanların cennete girmelerine en çok sebep olan şey nedir Ya Resûlullah ?
- Allah’tan korkmak ve güzel ahlâklı olmak, buyurdu.Tekrar sordu :
- İnsanların cehenneme girmelerine en çok sebep olan nedir ?
- İnsanın ağzı ve avret yeridir, cevabını verdi. (R.S. :2/629)
- İmanı en olgun olan kimseler, en güzel ahlâklılardır.En hayırlınız kadınlarına hayırlı olanlardır. (R.S. :2/630)
- Kardeşinin utangaçlığından şikayet edip, kardeşini ikaz eden Ensar’dan bir adama Peygamber (as) :
- Onu bırak, varsın utansın. Zira hayâ imandandır. Hayâ, hayır getirir.”buyurdu. (R.S. : 2/684-685)
- “Kim benden sonra unutulan bir sünnetimi diriltirse, beni sevmiş olur. Kimde beni severse, benimle beraber
olur.”(Büyük Hadis Külliyatı : 1/45)
- “Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime sarılırsa şehid ecri alır.” (Age :1/45)
Kur’an’da Cenab-ı Allah :
- “Ehline namazı emret, kendinde devam et” buyurur.
- Allah Rasûlünün kızı Fatıma(ra) şöyle der :
“Sabah namazının vaktinde uzanmış uyurken, babam yanımdan geçti. Mübarek ayaklarıyla beni dürterek,
“Ey kızım ! Kalk Rabbinin taksim ettiği rızıktan nasibini al ve gafillerden olma. Çünkü Cenab-ı Allah, insanların rızkını şafak ile güneşin çıkışı arasında taksim eder.”dedi. (Ali Arslan Kadınlara Hitab :21)
Şöyle buyurur :
- “Kur’an’ın haramlarını helâl bilen bir kimse iman etmemiştir.”
- “Ey Yüce Allah’ım ! Menfaat vermeyen ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.”(Age :26)
- “Özürsüz iki namazını bir vakitte kılan kimse büyük günah kapılarından birini çalmış olur.” (Age :43)
- Cuma hutbesinde Allah Rasûlü şöyle demişti:
“Allah’a ve Rasûlüne itaat eden, muhakkak doğru yolu bulmuştur.Allah ve Rasûlüne muhalefet eden de sapıklığa düşmüştür.”
- “Size iki şey bırakıyorum.Onlara uyan, yolunu sapıtmaz.Onlar ; Kur’an ve sünnetimdir.”

- “Bana itaat eden cennete girer, bana isyan eden de muhakkak baş kaldırmış ve serkeşlik etmiş olur.”
kaynak-hilmitunali

Yorum Gönder

Selamün Aleyküm [Selâmet Cevap],

Blogumuzda yayınladığımız dini içerikler hakkındaki düşünceleriniz bizim için önemlidir. Bu yazı hakkındaki görüşlerinizi aşağıdaki yorum formu aracılığıyla bizimle paylaşabilirsiniz.

Yorumlarınızı okuyup yanıtlamaya çalışacağız. Ancak, lütfen saygılı bir dil kullanmaya özen gösterin. Yorumlarda, herhangi bir dinî, siyasi veya etnik ayrımcılık yapılmasına izin verilmeyecektir.

Sitemizdeki diğer dini içerikler hakkındaki görüşlerinizi de bizimle paylaşabilirsiniz. Bizi takip etmeye devam edin ve katkılarınız için teşekkürler.

Allah'a emanet olun,

[Selâmet Cevap]

Dua ederiz dua bekleriz
Selam ile dua

Daha yeni Daha eski

Anında haberdar olmak için selamet cevap mobil uygulamasını indir

Anında haberdar olmak için selamet cevap mobil uygulamasını indir
İndirdin mi cansın güzel kardeşim